Pizza Raffaele’nin Öyküsü

Pizza Raffaele’nin Öyküsü

 

 

Merhaba :)
 

Ben hayatımın 25 yılını, turizm sektöründe, güzel ve yalnız (!) ülkemi, yabancı turistlere tanıtarak geçirdim...
 

Çok büyük bir zevk alarak yaptığım bu işte, Türkiye ve Türk halkı hakkında hiçbir şey bilmeyen, az bilen ya da yanlış bilgilere sahip binlerce insana, yaptıkları tur boyunca, saatlerce, günlerce, tarih, sanat tarihi, mimari, arkeoloji, mitolojinin yanında, ekonomisinden sosyal yaşamına, politikasından sanat hayatına, ülkemi en kapsamlı ve elbette, en güzel şekilde anlatmaya çalıştım. (15 günlük bir Anadolu kültür turunda, grubuma ülkem hakkında 70 saat kadar konuşur, bilgi verirdim.)
 

Onlara, Afrodisias’ta, Efes’te, Aspendos’ta, antik tiyatroların inanılmaz akustiğinde Jacques Brel’den, George Brassens’ten, Serge Reggiani’den şarkılar söyledim... Gün batımında, bir Ege sahilinde, Kapadokya’nın muhteşem manzarasında, İstanbul boğaz turunda, Orhan Veli’den, Nazım Hikmet’ten şiirler okudum... Otellerde küçük piyano konserleri verdim…
 

Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, ülkemiz ve halkımız konusunda en kötü önyargılarla tura başlayan turistler dahil olmak üzere, gruplarımdaki tüm insanlar, Türkiye’den, gözyaşları ile, birer Türkiye aşığı olarak ayrıldılar…
 

***
 

Gün geldi, otellerden, seyahatlerden bıktığımı, eşimden, çocuğumdan uzak kalmaktan, artık kesin olarak usandığımı fark ettiğimde, içinde yine insan olan, yine hizmet olan bir sektöre merhaba diyerek, benim için vazgeçilmez bir tutku olan, dünyanın neresine gidersem gideyim mutlaka tattığım ve kendimi bir “gurme” olarak gördüğüm “pizza” sevgimden yola çıkarak, çok uzun yıllar yaşadığım Ataköy’de 20 yıl önce “Pizza Raffaele“ yi kurmaya karar verdim…
 

Galatasaray Lisesi'ni bitirdikten sonra, üniversitede “işletme” eğitimi almıştım. Hizmet sektöründe, “gönül verdiğim” turizmde, 25 yıllık bir tecrübem vardı. “Pizza” çok iyi bildiğim bir üründü ve “Ataköy” uzun yıllar yaşadığım ve gerçek İtalyan pizzasına hasret olduğunu bildiğim bir bölgeydi. Tüm bu artılarıma rağmen, tanımadığım bu sektörde, doğal olarak, birçok zorlukla, sorunla karşılaştım. Ancak ülkenin en iyileri arasında yer alan şeflerimin yaptıkları enfes pizza ve salataların lezzetine güveniyordum. Müşterilerimiz ile daima samimi bir diyalog kurdum, onlarla her konuyu, her düşüncemi paylaştım, kısaca “ Raffaele” nin tamamı ile şeffaf bir işletme olmasına büyük özen gösterdim.
 

Ataköy, “ Raffaele “ pizza ve salatalarını çok sevdi… Yüzlerce, binlerce Ataköylü, gerek kendileri, gerek misafirleri için evlerine istedikleri enfes pizza ve salataların lezzeti karşısında çok şaşırdıklarını belirttiler, bize takdir ve tebrik telefonları açtılar. Bir süre sonra, kulaktan kulağa yayılan Raffaele’nin pizzalarını fırından çıktığı gibi yemek isteyenlerin yoğun talepleri sonucunda, sadece evlere servis yaptığımız (20 m2 lik) küçük dükkanımızı bırakıp, Ataköy’de, şu andaki şirin restoranımızı açtık ve İstanbul’un dört köşesinden gelen pizzaseverleri ağırladık, ağırlıyoruz… Ataşehir, Oyak Ayazağa - Nidapark ve 5. Levent'te açtığımız “ Raffaele “ ler de, o bölgelerde kulaktan kulağa hızla yayılıyor…
 

***
 

Yıllardır, gerek restoranımıza gelerek, gerek bana telefon ederek, başarımızın anahtarını ve bir pizza işletmesinde, bu kadar kapsamlı, bu kadar detaylı düşünmenin sırrını soran müşterilerimize, hep aynı cevabı verdim : “ 25 yıl boyunca turizm sektöründe olduğu gibi, Pizza Raffaele’de de günün her dakikasını, “ ben işimi, mesleğimi daha iyi nasıl yapabilirim, hangi artıları, farklılıkları getirebilirim? “ sorularının cevaplarını arayarak geçiriyor ve tüm detayları ile elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum…
 

Bu cevapta eksik olan, çok önemli iki noktayı “altını çizerek” belirtmek istiyorum:
 

Pizza Raffaele’nin, özellikle Ataköy ve Ataşehir gibi rekabetin çok yoğun olduğu bölgelerde dahi başarılı olmasının ana nedeni tabii ki, eşsiz lezzeti, yani o lezzeti üreten üstad şeflerimizin inanılmaz tecrübe ve becerileri… Ülkenin en iyileri arasında yer alan şeflerimize ve tüm çalışma arkadaşlarıma, sadece işlerine verdikleri önem, gösterdikleri özen için değil, düzgün karakterleri ve altın kalpleri için de çok teşekkür ediyorum.
 

Ve elbette, Pizza Raffaele’yi kurmaya karar verdiğim andan itibaren aylarca süren hazırlık aşamasında, logomuzdan mönümüze, personelimizden konseptimize, tüm detaylarda sağlam bir temel oluşturma devresinde ve sonrasında karşılaştığımız tüm sorunlarda verilen tüm kararlarda, çok büyük katkısı olan bir kişi var: 
 

Sevgili eşim…

Çok iyi bir anne ve eş olmanın yanında, kendi sektöründe de son derece başarılı bir iş kadını olan sevgili eşim…

Sen destek olmasaydın, daima yanımda olmasaydın, Raffaele bugünlere gelemezdi…

Bunun tamamen bilincinde olarak, sana çok teşekkür ediyorum.

Benim için çok ama çok değerlisin…


 
M. Tunca Tüzün